Hayat bir şeyleri gözümüze mi sokuyor ?
Yoksa biz mi aynı pencereden bakmakta ısrarcıyız …
Çıktığımız nokta mı bizi yanlış sonuca götürüyor ?
Yoksa, çıkış farklı noktalardan da olsa vardığımız yer mi hep aynı ?
Belki de sadece varışa odaklandığınız için yolun kendisini yeterince önemsemiyoruz
Yol’da olmak, Yol’a revan olmak, Yol’un yolcusu olmak, Yol’a yoldaş olmak,
İşte tam da bu…
“Yol” dur aslolan; ne olacaksa orda olur
Vardığımız nokta mektubun son cümlesidir çoğunlukla
Geride kalan her şey, Yol’un içinde gizlidir
Yol alırken yaptıklarımızda, gördüklerimizde fark ettiklerimizde
Bizi varışa götüren Yol’un malzemesini tanımaktadır esas hüner,
Dar mı sizin yolunuz, patika mı, rampa mı, tozlu topraklı mı, çift şeritli mi, bir otoban belki ?
Ayakkabı değiştirmek gerekir bazen, bazen araç… bazen şemsiye açmak, bazen yükleri atmak, bazen de yarenlik etmek diğer yolculara… ve izin vermek bize yarenlik edenlere…
Varış illaki vakidir…
Tadını damakta bırakan yolculukta olanlardır…
Yolunuz; bilincinizdir, kalp gözünüzdür, tekamülünüz ve ruhsal evriminizdir yolunuz…
Yolunuzu açık tutun ki gönlünüz, bilinciniz ve gözünüz ahenk için de bir olsun.
Bu senkronize halin içinde olursanız eğer,
Armoniyi o zaman yakalarsınız…
Bakın işte şarkısı başladı bile yolcuğun…